Etiket arşivi: blogger

Yetişkinlerde Diş Sıkma Problemi Ve Masseter Botox Uygulaması

Sizlere bu yazıda diş sıkma ve gıcırdatma problemi için çok yaygın kullanılan bir yöntem olan masseter botox uygulamasından bahsetmek istiyorum. Son yıllarda ünlü isimlerin de yaptırmasıyla ve yüz inceltme etkisinden dolayı estetik amaçlı da çok başvurulan bir işlem olmasından dolayı biz hekimler konuyla ilgili çok soru alıyoruz. O yüzden genel bilgilendirme amaçlı konudan bahsetmek istedim.

Öncelikle diş sıkma ve gıcırdatma problemi kesinlikle tek başına ele alınmamalı. Mutlaka diş hekiminize danışarak detaylı bir muayene ve gerektiğinde kombine tedavilerle yol almanızı tavsiye ederim.

 

 

Masseter Botox Uygulaması

Saflaştırılmış bir protein olan Botox sanıldığı gibi yılan zehiri değildir ve Clostridium Botulinum adlı bakteriden elde edilen Tip A Botulinum toksinidir.

Masseter kası da çiğneme kaslarımızdan bir tanesidir. Dişlerimizi sıktığımızda kulağımızın hemen ön tarafında, çene hattımız üzerinde belirginleşen kasımızdır.

Bruksizm yani diş sıkma ve gıcırdatması olan kişilerde, bölgesel olarak dişlerini kaybetmiş kişilerde, aktif spor yapanlarda masseter kasının aşırı büyümesi ve belirginleşmesi görülebilir.

DSC_0275

Masseter kası fazla büyümüş kişilerde aşağıdaki şikayetler görülebilir;

-Çenede ağrı

-Masseter kasın büyümesine bağlı olarak alt yüz kısmında genişleme

-Yüzün kare şeklinde görünmesi

-Baş ve boyun bölgesinde ağrı

-Sabahları yorgun uyanma, gevşeyememe

-Ağız açmada kısıtlılık

-Alt çenenin esnerken veya fazla açıldıktan sonra takılı kalması

-Kulakların ön bölgesinde ağrı

-Alt çenede sertlik

-Migren tipi baş ağrıları

-Dişlerde aşınmalar ve buna bağlı sıcak soğuk hassasiyeti

-Dişlerde veya ağız içindeki dolgu, protez ve laminalarda kırık veya çatlaklar

 

Masseter Botox Uygulama Tekniği

Kasın şekli hekim tarafından belirlendikten sonra kasın hacmine göre gereken miktarda botox uygulanır. Sıvının kasın içine verilmesi insülin enjektörlerinden daha ince uçlu iğnelerle yapıldığı için ağrı çok az duyulur veya hiç duyulmaz. Genelde iki seansta uygulanır

_MG_0280

 

Masseter Botox Uygulaması Sonrası Neler Yapmamalıyım ?

4 saat uzanmamalı ve eğilmemeli

24 saat sıcaktan uzak durulmalı (hamam,sauna,masaj)

24 saat alkolden uzak durulmalı

24 saat aşırı egzersizden uzak durulmalı

24 saat uçak yolculuğu yapılmamalı

1 hafta boyunca kas gevşetici ilaçlar alınmamalı

 

 

Masseter Botox Uygulaması Sonrasında Çiğneme Fonksiyonu Etkilenir Mi?

İşin uzmanı tarafından uygun dozda ve uygun anatomik bölgeye yapıldığında kesinlikle çiğnemeye olumsuz bir etkisi olmaz. Çünkü tek çiğneme kası masseter kas değildir. Masseter kas çiğneme fonskiyonunu başka kas gruplarıyla beraber gerçekleştirir.

Bu botox uygulama tekniğiyle masseterin fazla güçlü olan aktivitesi kontrol altına alınır ve kişinin farkında olmadığı anlarda istem dışı kası sıkması engellenmiş olur.

 

Kimler Yaptıramaz ?

Hamileler

Emzirenler

Botox uygulama alanında enfeksiyonu olan kişiler

Sinir sistemi hastalıkları olanlar

Kas hastalıkları olan kişiler (Myasthenia Gravis, Lambert-Eaton sendromu vb. )

Kanser olan kişiler

Kanama bozukluğu olan kişiler

Bazı ilaçları kullanan kişiler (aminoglikozidler, kinin, kalsiyum kanal blokerleri, tubokürarin gibi)

 

Botoxun Yan Etkileri Nelerdir?

Botox sadece problemin olduğu bölgedeki kasa enjeksiyon şeklinde uygulandığı için vücutta yayılım göstermez. Doğru şekilde ve uygun dozda yapıldığında bir yan etki gözlenmemektedir. Fakat nadir de olsa alerjik reaksiyonlar, ağrı, yorgunluk, baş ağrısı, ağız kuruluğu, yutkunma güçlüğü, solunum problemleri görülebilmektedir.

 

Botoxun Ağız Çevresindeki Diğer Uygulama Alanları

-Dudak üstündeki ince çizgilerin giderilmesi (Smoker Lines Botox)

-Gülerken dişetlerinin aşırı görünümünün azaltılması (Gummy Smile Botox)

-Burun ucunun kaldırılması

-Çene ucunda aşırı kasılma ile oluşan çizgilerin giderilmesi

 

Botox Uygulaması Sonrası Hemen Normal Hayatıma Dönebilir Miyim?

Evet hem de hemen! 10 dakika süren ağrısız bir işlemdir. Uygulama yerinde çok hafif ve çok kısa süren (genelde klinikten çıktığınızda yok olmuş olan) bir kızarıklık olabilir. Fakat etkisi hafif hafif 2.-3. günden itibaren başladığı için ve 12. Günde maksimum etkisine ulaştığı için toplantılarınıza, günlük hayatınızın akışına veya işinize ara vermenize gerek kalmaz.

Masseter Botoxa Neden Yüz İnceltme Botoxu Denmektedir?

Masseteri çok fazla çalışan kişilerde aynı sürekli kol kası çalışan bir kişideki gibi kas kütlesi çok arttığından yüzün alt kısmı genişler. Bu bölgeye botox uygulaması yapıldıktan sonra kas yine normal hacmine döndüğünden yüz incelmiş gibi görünür.

Masseter botox uygulamasında kasın incelmesi 4 haftayı bulur yani yüzünüzdeki değişiklik 4. haftadan itibaren görülür. Diş sıkma şikayeti de 2-4 hafta içinde geçer. Botoxun etkisi 3-6 ay arası sürmektedir. Masseter botox tekrarlandıkça da inceltme etkisi kalıcılaşır.

Bebeklerde Ağız ve Diş Bakımı

Bebeklerde temizliğe dişler sürmeden önce başlanmalıdır. Damaklarda kalan birikintileri parmağımıza sardığımız temiz bir gazlı bez yardımıyla ya da parmak fırçalarla sabah ve akşam uzaklaştırmamız gerekiyor. Bu sayede bebeğinizin dişleri sürerken temiz bir ağız ortamıyla karşılaşırlar.

Bebeklerin ilk dişi sürdükten sonra da yine parmak fırça veya bebek diş fırçasıyla dişleri temizlenmeli. Macun kullanmanıza gerek yoktur. 2 yaştan itibaren de 3-4 yaşına kadar (çocuğunuz tükürmeyi öğrenene kadar) flouridsiz ve doğal içerikli bir diş macunu kullanmak daha uygundur.

Bebeklerde ilk diş çıkana kadar: Gazlı bez veya parmak fırça ve su ile anne temizlik yapar

İlk süt dişi çıktıktan sonra: Parmak fırça veya bebek diş fırçasıyla ve su ile anne temizlik yapar

1-1,5 yaşından sonra: Bebek diş fırçası ile flouridsiz, doğal içerikli diş macunuyla anne temizlik yapar. Bu dönemde bebek de fırçalamaya heveslenir, teşvik edilmeli

Bu dönemde bebeğinizin ilk diş kontrolü yapılmalı ve bu yaşlardan itibaren düzenli bir şekilde diş hekimi kontrolü ömür boyu devam etmeli.

1-1,5 yaşında yapılacak ilk kontrol sayesinde erken çocukluk dönemi çürükleri engellenebilir!

3-4 yaşından sonra : Çocuk diş fırçasıyla ve pedodontistin de kontrolünde flouridli bir diş macunu ile çocuk kendi fırçalar fakat fırçalama bittikten sonra ebeveyn bir kez daha fırçalamalı. Çocuklar ayakkabılarını kendileri bağlamayı öğrenene kadar etkin bir şekilde ağız temizliği yapamazlar. Bu dönemde diş ipi kullanımı da başlamalı. Özellikle dişlerinin arasındaki diastema dediğimiz boşlukları çok dar olan çocuklarda mutlaka dişler fırçalandıktan sonra akşamları uyumadan diş ipi de kullanılmalıdır. En azından haftada 3 kere yapılması bile çok işe yarar. İki çocuklu bir ebeveyn olarak günlük bin tane rutininizin arasına diş ipini de katmanın zor olduğunun farkındayım ama haftanın 3 günü 1-2 dakikanızı ayırarak çocuğunuzu olası çürüklerden ve uzun sürecek diş tedavilerinden kurtarırsınız.

Süt dişi nasılsa düşecek deyip geçmeyin

Süt dişleri sürekli dişlere göre daha geçirgen bir yapıya sahiptir ve çürükler çok hızlı ilerleyerek sinire ulaşmasına sebep olur.

Süt dişlerinin erken kaybı neye yol açar peki ?

Ağrı ve rahatsızlık yüzünden

1 -Çocuk yemek yemek istemeyebilir-yetersiz beslenmeye sebep olur.

2-Uyku bozuklukları olabilir-büyüme gelişim etkilenir.

3-Ön dişlerde oluşan çürükler çocukların görüntülerinden mutsuz olmasına ve psikolojik sıkıntılara sebep olabilir (özellikle kreş ve anaokulunda veya arkadaş çevrelerinde diğer çocukların dış görünüşleri hakkında söylediklerinden etkilenebilirler)

 

 

Büyük oğlum 15 aylıkken yazmışım :)

Merhaba Anne,

Bu yazıyı güncellerken artık iki çocuk annesiyim ve yine uykusuzum. Ama biraz olaylara bakışım değişti. Uykusuzluk arada çok fena vursa da o anlarda biliyorum ki çocuklarımın bu anlarını sadece bir kez yaşıyorum. Yorucu da olsa bu günler çok güzel günler. Bebek kalmayacaklar. Bu tontiş elleri ayakları çok özleyeceğim. Koca koca adamlar olup karşımda oturduklarında onlara arada bebekliklerinden bahsedeceğim çok sıkmadan 🙂

Olaylara bakışımın değişmesi için aradan 4 sene geçmesi, ikinci bir çocuğumun olması ve bol bol kitap okumam gerekiyormuş. Fakat en etkili şey tabi ki ikinci kez anne olmak oldu.

Artık hiç bir dönemin kalıcı olmadığını, çocukların sürekli bir değişim içinde olduğunu biliyor ve hem güzellikleri hem zorlukları geldikleri gibi yaşamaya çalışıyorum. İlk çocukta insan ister istemez bazı olayları gözünde büyütüyor. Ne de olsa bir sonraki adımı tahmin edemiyoruz yepyeni herşey..

Çok uzatmadan geçen gün okuyup çok beğendiğim bir yazıyla bu girişi noktalamak istiyorum. Kimin söylediğini ya da yazdığını hatırlamıyorum ama söylenmiş en doğru şey

İyi haber, hepsi geçecek. Kötü haber, hepsi geçecek..

Kaan 15 aylıkken..

Son 15 ayda hayatımda neler mi değişti?

Öncelikle her anne gibi uykusuzum..Çook uykusuzum. Yani bedenim uyanık ama beynim uyuyor diyebilirim. Ama artık öyle bir hayatıma girdi ki o uykusuzluk o da benim bir parçam oldu 🙂 minimum uyku ile yaşıyorum..nasıl mı yaşıyorum? bilmiyorum oluyormuş işte. 15 aydır kaç kez bölünmeden 7-8 saat artarda uyudum gerçekten bilmiyorum.

Her anne gibi her insana bu da bir zamanlar bebekmiş gözüyle bakıyorum. Hatta bazılarına bakıp bakıp bu nasıl bir zamanlar bebek olabilir, nasıl o kadar masum olabilir diyorum. Bundan bebek olmaz ya diyorum sonra. Bu böyle doğmuş olmalı diye vazgeçiyorum sonra o düşünceden.

Önceden de çok oyalana oyalana alışveriş yapan bir tip değildim ama şu an en büyük markette, pazarlarda bile ışık hızıyla alışveriş yapıyorum. Yanımda biri varsa oyalana oyalana alışveriş yapıyorsa hemen ortamdan uzaklaşıyorum. Boşa vakit harcamaya hiç dayanamıyorum bu aralar.

Sabırsız bir insandım zaten, şu ara sabır konusunda en üst mertebelere ulaşmış olabilirim. Alışverişte hızlanmam sabırsızlık değil vaktimin olmayışı ve oğlumun canını oralarda sıkmak istemeyişim. Sabır konusuna dönersek mütemadiyen ısırılıyorum. Kollarım morarıyor. Yüzümün en hassas yerleri oğlumun gıcırdayan dişlerinin arasında eziliyor. Gecenin bir yarısı emzirirken uyku ortasında biri boynumu çimdikliyor hem de durmadan. Elini çekince ağlayarak uyanıyor. Başkası bunları bana yapsa başına neler gelirdi bilmiyorum.

Çok uzun süredir şöyle yayıla yayıla uzun bir vakit aralığında sıcak bir yemek yemedim. Bu aralar en büyük hayalim bir akşam dışarı çıkıp uzuuun uzuuun yemek yiyip birileriyle uzun uzuuun sohbet edip eve geç gelip ertesi gün öğlene kadar uyumak. Aslında ne kadar basit ve kolay bir hayal değil mi?

Normal hayatlarında insanların rutin olarak yaptıkları şeyleri özlüyorum. Sabah kalkıp giyinip makyaj yapıp kaygısızca işe gitmek veya dışarı çıkmak.

Beynimi esir almışlar sanki. Aklımın yüzde 90 ı hep meşgul. Çoğu zaman karşımdaki kişinin anlattıklarının çoğunu dinleyemiyorum. O an ya gözlerimle takipteyim ya koşuyor ya da yerlerde sürünüyor oluyorum.

Lenslerimin 1 hafta önce süresi doldu hala kullanıyorum.

Kuaför ve benzeri yerlerde de vakit kaybetmemek adına kendi kendime takma kirpik takmayı ve oje sürmeyi öğrendim. Kuaför demişken boyadır manikürdür onları da denk gelirse yaptırıyorum işte…bir ara şu bıyıklarımı alsam fena olmayacak sanırım 😛

Kısacık bir uyku saatine ev toplama, internette sörf yapma, yerleri silme, kahve içme, oğlumun dolabını düzenleme, kitap okuma, tuvalete girme, telefon görüşmelerini yapma gibi aktiviteleri sığdırmaya çalışıyorum. Bazen 1 tanesini bile bitiremiyorum.

Kucağımda 11 kiloyu kolum uyuşana kadar taşıyabiliyorum.

Anneler yalnız değilsiniz 🙂

Gelecekten not : Hepsi geçiyormuş, uykular geri geliyor, yemekler yeniyor, ne zaman konuşacak diye gözlerinin içine baktığımız bebeklerimiz büyüyüp bizi günde 1500 kere NEDEN sorusuna maruz bırakıp hayatı sorgulamaya başlıyormuş 🙂

FLORÜR HAKKINDA AÇIKLAMA

Günlerdir görsel ve yazılı basında florürle ilgili gerçeği yansıtmayan bilgiler dolaşmaya başladı. Hatta facebookta çok iyi eğitimli bir kaç arkadaşım da (diş hekimi değiller) bu yazıları paylaşınca bana cevap yazma hakkı doğmuştu. Fakat Diş hekimleri birliği benden önce davrandı ve bir durum raporu yayınladı. Raporu buraya en bilimsel haliyle ekleyeceğim. Fakat bilmenizi istiyorum ki bizim kullandığımız miktarlardaki florür kesinlikle zeka geriliği veya herhangi bir sağlık problemine sebep olmaz. Etrafta dolaşan haberlerdeki bilimsel araştırmalarda çok yüksek toksik dozda florür içeren içme suları kullanılmıştır. Diş hekimliğinde uygulanan oral florür kaynakları asla toksik dozda florür içermez. Florür çürük engelleme açısından dünyanın en gelişmiş ülkelerinde rutin olarak kullanılan bir iyondur. Dolaşan haberlerde Avrupa ve Amerika’da yasaklandığıyla ilgili bilgiler bile var. Alakası yok arkadaşlar. Oradaki diş hekimleri duysa üstümüze güler. Yani bu tarz haberleri bilip bilmeden sırf sansasyon yaratmak için ortaya atan zihniyetleri anlayamıyorum. Çocuğunuza florürlü diş macunu kullanın. Diş hekiminize düzenli olarak koruyucu flor uygulamalarını yaptırın. İleride pişman olmayın. Söz konusu haberlerde kullanılan toksik dozlarda hangi materyali kullansanız deney farelerinde sağlık problemine yol açarsınız.

Florürü sevin sevdirin 🙂

Durum raporu

BEBEKLERDE DİŞ SÜRMESİ

article_baby_teeth

   Süt Dişlerinin Sürme Sırası

distablo

Süt Dişlerinin Sürme Zamanları

Yukarıdaki tabloda belirtilen sürme zamanlarında 6 aylık sapmalar olabilir. Sürme zamanları ortalaması alınarak hazırlanmıştır.

 

Bebeklerde diş sürmesi dişlerin ve çenelerin büyüme ve gelişme süreci ile ortaya çıkan fizyolojik ve doğal bir olay olmasına rağmen çocuklarda özellikle süt dişlerinin sürmesi esnasında bazı lokal, bölgesel ve genel sorunlarla karşılaşılabiliyor.

1-Lokal sorunlar

Süt dişleri sürmeden önce ağız içinde dişin süreceği yer kızarık ve kaşıntılıdır. Bebekler bu dönemde o bölgeleri kaşımaya çalışırlar. Ellerine geçen herşeyi kemirmeye çalışırlar. Çünkü dişin süreceği bölgede histamin artışı olmuştur. Fakat bu dönem çoğunlukla oral dönem ile de karıştırılır. Konumuz diş, psikoanalitik kısma çok girmeyeceğim 🙂 Fakat gelişimin oral dönemi olduğu için ilk 18 ay hatta 24 ay çocuklar nesneleri ağızları ile tanımaya çalışırlar. Yani 3 aylık bir bebek ellerini sürekli ağzına götürdüğünde bu dişi çıkacak manasına gelmez, ellerini ağzıyla tanımaya çalışıyor demektir. Elleri sürekli ağızda olduğundan salya akışı da artmış olabilir. Diş sürme ayları ile ilgili tabloyu aşağıda paylaşıyorum. Doğumdan itibaren 2 yaşına kadar çocuklar nesneleri ağızları ile de tanımaya çalıştıkları için her daim çevredekiler tarafından diş çıkarıyor diye yorumlanıyor. Neyse ki öyle değil 🙂

 

2-Bölgesel Sorunlar

Tükrük artışı , göz yaşarması, yanaklarda dermatit (kızarıklık bazen hafif döküntü), deri döküntüleri 

3-Genel Sorunlar

İştahsızlık, ağlama, uyku bozuklukları (çoğumuzu en çok etkileyen kısım bu sanırım 🙂

Kaşıntı ve ağrıdan kaynaklanan uyku bozukluları ve iştahsızlık çocukların vücut direncinde düşmeye sebep olabilir. Bu direnç düşmesine bağlı ateş, kusma, ishal, öksürük ve solunum bozukluklarının da sürmeden kaynaklandığı düşünülüyor fakat bu doğru değildir. Araştırmalar bu belirtilerin uzun süren dişlenme döneminde rastlantısal olduğunu göstermiştir ve fizyolojik yani doğal bir olay olan diş sürme ile ilişkilendirilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür. Yani diş sürmesi ateşe veya ishale sebep olmaz. Fakat o sırada bebeğin geçiriyor olduğu bir enfeksiyon dişlerin sürmesini hızlandırabilir. Bu da diş sürdüğü için ateşi çıktı veya ishal oldu diye yanlış yorumlanabilir.

images

Halk arasında sanıldığı gibi kalsiyum fazlalığı, anne sütünün uzun süre alınması, annenin hamilelikte kalsiyumdan zengin beslenmiş olması bebeklerde süt dişlerinin erken sürmesine veya bunların az alınması geç sürmesine sebep olamaz. Bebeklerde süt dişlerinin sürme zamanlarının değişkenlik göstermesi sadece aşağıdaki faktörlere bağlıdır ;

Süt Dişi Erken Sürme Nedenleri 

1-Irsiyet: Herşeyde olduğu gibi yine burada da en baskın faktör genlerimiz. Yani annenin veya babanın diş sürme zamanı çocuğu da etkiler. Annesinin dişleri 4. ayda sürdüyse bebeğin de o aylarda diş çıkarması gayet doğaldır.

2-Enfeksiyon hastalıkları: Geçirilen bazı enfeksiyonlar diş sürme hızını arttırabilir

3-Endokrin bozuklukları: Özellikle bazı hormonların (hipofiz, tiroid) fazla salgılanmasında diş sürmesi hızlanır.

Süt Dişi Geç Sürme Nedenleri

1-Irsiyet: Genetik olarak yine anne babadan birinin dişleri geç sürmüşse bebeğin de dişleri geç sürebilir (Burada geç demek ilk süt dişinin 1 yaş civarında artık sürmüş olması demektir. 1,5 yaşında bir bebeğin hala dişi yoksa muhakkak diş hekiminize görünmelisiniz.)

Down sendromu veya cleidocranial displazi gibi ırsi hastalıklarda geç diş sürmesi görülür. Down sendromlu bebeklerde ilk süt dişinin sürmesi 2 yaşını bulabilir ve süt dişlerinini tamamlanması 5 yaşına kadar sürebilir.

Down-Sendromu_kucuk

 

2-Vitamin eksikliği: Özellikle D vitamini eksikliğinde sürme gecikmesi görülür.

3-Hormonal bozukluklar: Büyüme hormonu eksikliğinde diş sürmesinde gecikme görülür.

4-Uzun süreli enfeksiyonlar 

5-X ışınları: Hamilelikte annenin veya bebeğin maruz kaldığı radyasyon tedavileri

6-Süt dişlerinin ağız içindeki durumuna bağlı bazı nedenler: Alttan sürekli dişin gelmeyecek olması, sürme kistleri vb durumlar.

Bazen dişlerin sürme yolunda kılcal damarların yırtılması sonucu mavi mor renkli şişlik şeklinde kendini gösteren kistler oluşabilir. Bunlar sürme kistleridir. Bunlar parmakla veya temiz nemli bir bezle masaj yaparak ortadan kaldırılabilir.

Yukarıda da belirttiğim gibi diş sürme zamanında  en belirleyici faktör genleriniz sonra da diğer belirttiklerimdir. Eğer sizin veya eşinizin dişleri 1 yaşında çıktıysa bebeğinizin de dişlerinin geç sürmesi çok normaldir. Nasıl göz rengi, elleri, saçları ikinizden birine benzediyse dişleri ve sürme zamanları da size benzeyecek 🙂

Bizim 4 tane azı dişimiz kaldı. Darısı diğer bebeklerin başına diyorum ve rahat huzurlu uykular diliyorum bütün bebeklere ve annelere 🙂

images-2

 

BLW de son durum..Kaan 20 aylık

Kaan 20 ayını doldurdu. Kaan ilk çocuğum olduğu için BLW ye başlarken benim için herşey sürprizdi. Yani ne zaman kendi güzelce yiyecek karşılıklı oturup şöyle güzelce yemek yiyeceğiz bilmiyordum. Ama bildiğim birşey vardı. Kaan’a güveniyordum. Onun kendini aç bırakmayacağını biliyordum. Hasta olduğunda 1 hafta boyunca anne sütünden başka hiç birşey istemediğinde onu zorlamadım. Teklif ettim ama ısrar etmedim. Hatta başıma şöyle birşey geldi. Kaan grip olmuştu ve iştahı yerinde değildi. O akşam somon yapmıştım. Kaan 16 aylıktı. Yemek istemedi ben de günlerdir pek birşey yememiş olmasına rağmen ısrar etmedim. O akşam eşimle ben somondan zehirlendik ve hastanelik olduk. Çok bilinen  ve çok işlek bir market zincirinden almıştık somonu. Bu bana yine bir ders oldu. Kaan yeseydi ve o da zehirlenseydi ne yapardık bilmiyorum, düşünmek bile istemiyorum. İyiki hastaymış iyiki yememiş demekten başka birşey yapamadım. Her neyse gelelim son duruma.

Kaan iştahsız bir çocuk değil fakat öyle çok iyi yemek yediği de söylenemezdi. Aylarca kahvaltı yapmak istemedi. İştahı saat 15:00 ten sonra açılıyordu. Akşam yemeklerinde yiyordu sadece. Onun dışında gündüz meyve, kuruyemiş vs den başka pek birşey yemiyordu. Arada bana da geliyorlardı tabi. 7 aydan sonra başladığım BLW de 15-16 ay civarı zaman zaman pes edip yedirmeye çalıştım. Ama Kaan bu duruma alışık olmadığı için benim elimden ya da başkasının elinden yemek istemedi tabi. Bir iki denemeden sonra yanlış yaptığımı anladım ve devam etmedim. Kaan şu an 20 aylık ve hala anne sütü alıyor. Bu zamana kadar kahvaltı yapmak istemeyişi ve akşama kadar acıkmamasının nedenini buna bağlıyorum. 3 haftadır gündüz anne sütü vermeyi kestim. Sadece gece uyuturken ve arada uyandığında veriyorum. Sabahtan gece uyuyana kadar hiç yok. Bunu yapmamın sebebi aslında Kaan’ı yavaş yavaş alıştırarak memeden kesmek istememdi. Bir anda pat diye kesmek istemiyordum. Önce gündüzleri azaltıp tamamen kestim. Biraz bu şekilde devam edip geceleri de azaltıp 1-2 ay içinde tamamen kesmeyi düşünüyorum. Gündüz anne sütünü kesişimin 10. gününde çok güzel bir şekilde kahvaltı etmeye ve gündüz daha fazla yemeye başladı. Önce tesadüf sandım fakat baktım her gün böyle. Artık kahvaltıda omletini, peynirini, zeytinini yiyor. Süt içiyor.

Ayrıca uzun bir süredir akşam yemeklerini kendisi yiyor. Çorbasını içiyor, yemeklerini yiyor. Tabi ortalık hala mahvoluyor (eskisi kadar olmasa da). Kaan 19.aydan sonra yemekleri çok daha zevkle yemeye başladı. Akşamları kendisi mama sandalyesine oturmak istiyor. Hadi oturalım yiyelim diyor bana işaretlerle. Gün içinde teklif ettiğim hemen hemen herşeyi yemek istiyor. Yani anlayacağınız ben BLW nin meyvelerini toplamaya başladım sevgili anneler. Beraber masaya oturmak, karşılıklı yemek yemek, onun karşımda çorbasını zevkle kaşıkladığını izlemek aşamasına geçtim çok şükür. Hepinizin de bir an önce bu aşamaya geçmesini diliyorum. Fakat şunu da yazmadan geçemeyeceğim. İkinci çocuğum olursa daha sabırlı olup daha da akışına bırakacağım. İnsan yabancı olduğu, bilmediği, önünde örneğini görmediği birşeyi denediği zaman ister istemez sonunda ne olacak yanlış mı yapıyorum doğru mu yapıyorum diye endişeleniyor. Tavsiyem yine her zaman çocuğunuza güvenin olacak.

Son olarak da çocuğunuzun iştahını açmak için birkaç öneri 🙂 

1-Mutfakta birlikte vakit geçirin. Beraber kurabiye yapın veya yumurta çırpmanıza bile yardım etmesine izin verseniz çok mutlu olur. Yemeklerin hazırlanmasına katkıda bulunmak çocuğunuzun iştahını açar.

2-Kendinden büyük yemek yiyen çocuklarla bir araya getirin. Diğer çocukların yemek yediğini görmek çok büyük bir etki yaratıyor ve iştahları açılıyor.

3-Yemek yerken dökecek, saçacak diye strese girmeyin. Sözlü ifade etmeseniz bile yüz ifadenizi de değiştirmeyin. Bırakın dökülsün. Çocuğunuzdan önemli mi. Ağzını yüzünü sürekli silmeye çalışmayın. Kendinizi onun yerine koyun. Siz yemek yerken biri gelip habire oranızı buranızı silmeye çalışsa rahatsız olmaz mısınız? En son yemek bitince tek seferde temizlersiniz.

4-Başkalarına çocuğunuzun yemek yemesi ve iştahı ile ilgili onun yanında negatif şeyler anlatmayın. Çocuğunuz konuşamasa da çoğu şeyi anlıyor.

5-Yemek yerken hadi ye, bunu da ye, bak bu da varmış o da varmış, ay bu da çok güzelmiş mmmmm demeyin ve acele ettirmeyin. Siz kendi yemeğinizi yiyin. O da sizden bakıp yiyecek istediği zaman. Bazı çocuklar zamana yaymayı yavaş yavaş yemeyi seviyor. Bizim kadar hızlı yemesini zaten beklemeyin.

6-Mutlaka bir yemek rutini oluşturun. Yani masa düzeniniz olsun, hep birlikte günün belli saatleri masaya oturun. Yemeği biten hemen kalkıp gitmesin. Bebeğiniz yavaş yediği için sizden daha fazla masada oturması gerekebilir ve diğer aile bireylerinin masadan hızlıca kalkması hoşuna gitmez.

7-TV, hareketli müzik yemek vaktinde kapanmalı. Fonda sakin bir müzik çalabilirsiniz ama birbirinizi duymanıza engel olmamalı.

 

Kehribar Bebek Kolyeleri-Tehlikenin Farkında Mısınız?

amber-neckalces-beads

Tüm yazıyı okumaya üşenenler için baştan ilk cümlede kısa ve öz yazıyorum. Hem diş hekimi hem anne olarak tek tavsiyem asla kullanmayın. Ben kendi çocuğuma takmadım, kullanmadım.

Şimdi gelelim bu yazıyı yazmamın nedenlerine.

Kehribar kolye kullanan bebeğinizi iki tehlike bekliyor.

Boğulma ve yutma.

Pazarlayan firmalar hatta bunların avukatlığını yapanlar zorlanırsa kolayca kopacağını, işte uykuda takmamanız gerektiğini vs savunacak tabi ki. Kolye bir yerinden kopsa bile çocuk tamamını yutabilir. Taşlar parçalanırsa zaten yutabilir. Akciğere bu şekilde yabancı bir cisim aspire edildiğinde bunu çıkarmak için genel anestezi ve ameliyat gerekiyor! Bu riske değmez. Anne demek uykusuzluk, dikkatsizlik, unutkanlık demek. Anlık bir dalgınlığınızın çocuğunuzun hayatını riske atacağını bile bile kolye kullanmada diretmek bana saçma geliyor. Ki kehribar kolyelerin ağrı giderici etkisi kanıtlanmış değil. Bana göre para verip bu kolyeyi alacağınıza uykusuz gecelerinizde çocuğunuz rahat diş çıkarsın diye dua edin. Daha kanıtlanmış ve geçerli bir yöntem 🙂

Kehribar bebek kolyeleri son zamanlarda çok popüler oldu. İnternet üzerinden satışları yapılmaya başlandı. Ünlüler veya sosyal medyada takipçisi çok anneler çocuklarının kolyeli fotoğraflarını paylaştı, şiddetle herkese önerdi. Yüzyıllardır kullanılan doğal ve organik bir yapı olması ve dünyanın çeşitli ülkelerinde doğal ağrı kesici, ateş düşürücü ve iltihap söktürücü olarak kullanıldığı iddiası ile bebeklerinizde güvenli olarak kullanılabileceği ısrarla savunuluyor. Tamam pazarlamasını yapan arkadaşlar kimsenin çocuğunu, sağlığını düşünmez. Parasını kazanmaya bakar. Ama bir de konu hakkında hiç bir bilgi sahibi olmayıp, konuyla alakalı hiç bir eğitimi olmayan onu da bırakın tek bir araştırma yapmadan, makale okumadan bunu diğer annelere şiddetle öneren anneler var ne yazık ki.

Altı üstü bir kolye deyip geçmeyin. Pazarlamasını yapanlar Amerika’da, Kanada’da ve Avrupa’da yoğun  kullanım alanı bulduğunu yazıyor. Hayır! Kanada’da 2010 yılında Health Canada (Kanada’nın Sağlık Bakanlığı) bu kolyelerin kullanılmaması için bir uyarı yayınlamıştır. Buraya tıklayarak orjinalini okuyabilirsiniz.

Avustralya Ulusal Tüketici Güvenliği Komisyonu kolyenin kullanımını desteklemediğini bildiren bir yazı yayınlamıştır. Buradan ulaşabilirsiniz.

Avustralya Sağlık Bakanlığı 2011 yılında kolyelerin kullanılmaması konusunda halk için bir uyarı yayınlamıştır. Uyarıyı okuyabilirsiniz. Avustralya Diş Hekimleri Birliği de kullanılmamasına ilişkin bir yazı yayınlamıştır.

Az kalsın bu kolye yüzünden boğulan bir çocuk haberi. Eski değil çok yeni 17 Şubat 2015’te olmuş. Buyrun okuyun.

Fransa ve İsviçre’de satışını yasaklamak için çalışmalar yapılmaktadır. Fransa’da 2012 de çocuk doktorları tarafından yapılan ve pubmed’de yayınlanan bir araştırmada kolyenin kesinlikle yasaklanması gerektiği sonucuna varılmıştır.Araştırma sonucu aşağıdaki şekilde yazıyor:

Conclusion:Putting necklaces on young children is dangerous. This risk must be diffused by all professionals working with small children in order to stop any publicity or sale of this ineffective product implicated in infant deaths by strangulation.

Sonuç: Küçük çocuklara kolye takmak tehlikelidir. Bebeklerin boğularak ölmesine sebebiyet verebilen ve tesirsiz olan bu ürünün reklamının yapılması veya satılmasının engellenmesi için küçük çocuklarla çalışan tüm profesyoneller tarafından bu riskin duyurulması gerekmektedir.

Araştırmanın orjinalini buradan okuyabilirsiniz.

Hem böyle bir tehlikeye dikkat çekiyor hem de ürünün ağrı azaltma üzerine bir tesiri olmadığı sonucuna varıyor araştırma.

American Academy of Pediatrics de annelere diş sürmesi sırasında oluşan rahatsızlık ve ağrının giderilmesi için kehribar kolyeler yerine başka yöntemler kullanmalarını öneriyor.

Eğer biraz araştırma yaparsanız karşınıza bunlar gibi bir sürü örnek çıkacak.

Kısacası sağlık ile ilgili tüm personel ve kuruluşlar bu kolyelerin kullanılmaması gerektiğini savunuyor.Bu kolyeleri kullandığınızda çocuğunuzun boğulma veya yutma riski vardır diye hepsi uyarıda bulunuyor. Bu kolyelerin avukatı çok, eleştireni az ne yazık ki.

Bu kolyelerin ağrı kesici,iltihap giderici, iltihap söktürücü olduğunu destekleyen, kanıtlayan hiç bir bilimsel çalışma yoktur. Kolyeden salındığı iddia edilen süksinik asitin de ağrı kesici etkisi olduğunu gösteren bir çalışma, makale vs yoktur. Hatta bazı bebeklerde vücuda değdiği yerlerde alerjik reaksiyonlar görülmüştür.

Tüm eğitim ve iş hayatım boyunca kehribar kolyelerin bebeklerde diş çıkarma sırasındaki semptomları azalttığına dair tek bir çalışma okumadım, görmedim ve şahit olmadım. Bir diş hekimi ve herşeyden önce bir anne olarak kullanmadım ve kimsenin kullanmasını asla önermem. Diş çıkaran bebekleri rahatlatmak için yapabileceklerinize bu linkten ulaşabilirsiniz. Reklam, pazarlama vs de bir yere kadar. Lütfen konu hakkında bilgi sahibi olmayan kişilerin tavsiyelerine (ünlü de olsalar) itimat etmeyin.

Bu konuya dikkat çeken ve bu konu ile ilgili yazı yazmama vesile olan sevgili Anne Tavşan Elif’e de teşekkür ediyorum. Onun bloğunda paylaştığı yazıya da buradan ulaşabilirsiniz.

İlaç yerine kullandığınız ve doğal bir yöntem olarak düşündüğünüz kehribar kolyeler çocuğunuzun hayatına mal olabilir.

 

 

 

BLW DE 10 ALTIN KURALIM

BLW’de (Kendi kendini beslemede ) 10 altın kuralım

1-Bebek yiyecekleri denerken dik bir şekilde oturtun ve sırtını destekleyin.

2-Tutulması kolay yiyecekler verin. Yiyecek avuçlarından taşacak. Parmak besinler deniyor bunlara. 5-6 cm uzunluğunda parmak kalınlığındaki besinler bebeğin en kolay tutabileceği şekilde oluyor. Bir de benim deneyimlediğim kaygan veya ıslak olmamalı kesinlikle. Kağıt havluyla nemini alabilirsiniz. 

3-Açken ve uykuluyken masaya oturtmayın. Emzirmiş olun veya mamasını vermiş olun. 

4-Bebeğinizi acele ettirmeyin. Bizim evde yemek saatleri 1 saati geçiyor. Dışarıda veya kalabalık ortamlarda bu büyük avantaja dönüşüyor. Herkes yemeğini yerken çocukta yemeğiyle oyalanıyor ve hiç sıkılmıyor. Sosyalleşiyor.

5-Yiyeceği bebeğin ağzına koymayın (yeltenen yardımseverlere de izin vermeyin) Şu an Kaan sinirleniyor birisi ağzına bir şey koymaya çalıştığında 🙂

6-Yiyeceği miktarı bebek kendi belirlesin. Daha çok yesin diye ikna etmeye çalışmayın. Bu yöntemin amacı bebeğin oto-kontrolünü de elinde tutmasıdır.

7-Yemek saatlerinde ailece masaya oturun. TV kesinlikle açık olmasın. Bebek de sizin yediğiniz yemeklerden yesin. Sizi taklit ederek öğrenecek unutmayın. Kaan hep bizim yediğimiz yiyeceklerin aynısını yemekten mutlu oluyor.

8-İki de bir bebeğin ağzını yüzünü temizlemeye çalışmayın. Bırakın tatsın, dokunsun, vıcık vıcık yapsın, kirletsin. En son temizliği tek seferde yaparsınız.

9-Bebeği yemekle asla yalnız bırakmayın.

10-Bir sağlık danışmanından, en iyisi çocuk doktorunuzdan mutlaka tavsiyeler alın.

image3

Kaan 16 aylıkken yazıp paylaşmayı unuttuğum bir yazı..BLW ile ilgili tabi ki :)

BLW macerasına başlarken beni nelerin beklediğini hiç bilmiyordum. Hatta ek gıdaya başlarken beni nelerin beklediğini bile bilmiyordum. Kaan ilk bebeğim olduğu için ve BLW ile bir kitap sayesinde tanıştığım için yaşanacak herşey benim için süprizdi. Tek bildiğim bir elimde kaşık bir elimde tabak dizlerimin üzerine çökmüş vaziyette çocuğumun peşinde dolaşmak istemediğimdi. Yaptım mı peki? Anne tarafımın Avrupalı genleri bu konuda ağır basamadı, evet Küçük Hüsamettin tiplemesi gibi Kaan’ın peşinde elimde tabakla 1-2 kez de olsa gezdiğim oldu.

İlk ek gıdaya başladığım zaman Kaan yoğurda bayılıyordu. Hiç birşey yemese yoğurdunu mutlaka yiyordu. 1 yaşına bastı ve ani bir kararla yoğurt yemeyi bıraktı. Hem de tamamen reddetti. Ayran haline getirip vermek güzel bir seçenek mesela. Ama o yöntem Kaan’da işe yaramadı.

BLW’DE YOĞURT VE ÇORBA

BLW’de yoğurt ve çorba nasıl veriliyor diye bir soru oluyor hep. Evdeyken önüne koyuyordum, döke saça parmaklarını yalaya yalaya bazen de kafasına dikerek yiyordu veya içiyordu. Çorbalarda ben 14. aya kadar yardım ettim. Ona bir kaşık verin siz de bir kaşık alın yardım edin. Şu an 16 aylık olmak üzere ve kendi kaşıkla yiyor. Bazıları çorbayı içecek gibi bardak ya da kupada verebiliyor ama o şekilde bebeğiniz kaşık kullanmayı daha geç öğrenir. Siz yardım ederken kendinizi bebeğinize bütün çorbayı içirmeye çalışırken bulmayın yeter 🙂 O içgüdüler çok çabuk ağır basıp kontrolü ele almak isteyebiliyor 🙂 Çocuk yemek isterse gerçekten her şekilde yiyor. Yemek istemezse de hiç bir şekilde yediremezsiniz. O yüzden kendinizi bu konuda hiç sıkmayın. Ne bebeğiniz strese girsin ne de siz.

Ben yoğurt yapma makinası almıştım. Esse’nin kendi basit bir makinası vardı 59 tl idi. Sene 2015 tabi 🙂 O çok işime yaradı. Almayı düşünenler için yazayım dedim. Kendiniz de evde çok basit bir şekilde yapabilirsiniz yoğurdu ama anne olunca bir sürü ıvır zıvır işinizin arasında onla uğraşmak istemiyorsanız alın derim. Akşamdan sütleri kaplara boşaltıp mayaladıktan sonra tuşuna basıyorsunuz sabaha hazır. Kendi 7 adet kabı var. Bir yere giderken de çantaya atıp çıkıyorsunuz. Tabi dışarıda da kendi yemek istiyordu. Ben de hem ona hem kendime kaşık alıyordum. Bir yandan o yiyordu bir yandan ben yediriyordum. Birkaç kez o yoğurt kaplarının cafelerde yerlere düşüp paramparça olmasından ve insanların üstünün başının yoğurt olmasından sonra yoğurdu genelde evde vermeyi tercih ettiğimi belirtmemde fayda var 🙂

BLW ye 7,5 aylıkken başladım. Şu an 16 aylık olmak üzere. Bu süre içinde et, tavuk ve balık dışında sevdiği yiyecekler genelde hep değişti. Bir de salatalıkla zeytin var onlar da demirbaş 🙂

Evet gelelim bizde BLW de son duruma. Kaan şu an tek başına kahvaltısını yapıyor,ara öğünlerini ve yemeğini yiyor. AMA hasta değilse. Ek gıdada karşınıza çıkacak en büyük zorluk hastalıklar! Sadece ek gıdada da değil. Uykular haram oluyor, çocuklar mızmız oluyor, annelerin gücü tükeniyor ama hastalıklar biz anne babaları ne kadar üzse de bu işin bir parçası ve bebeklerimizin bağışıklıklarının güçlenmesi için gerekli olan birşey. Ve tam bu ek gıdaya geçiş dönemlerinde çocuklar hasta oluyor engel olamıyorsunuz. Çünkü başka bebeklerle iletişime geçiyorlar, artık sosyalleşiyorlar.

ÖZET OLARAK TECRÜBELERİMİZ

Kaan 1 yaşına kadar öyle ahım şahım yemekler yemedi. Sabah kahvaltısından annesinin aksine uzunca bir süre nefret etti. Sabah kahvaltısını biraz biraz 13. aydan sonra yemeye başladı. Yumurtayı biraz ve tereyağı katarak omlet yapıyorum. Sadece o şekilde seviyor. Ara öğün olarak meyve ve yoğurt yedi. Yoğurdu 1 yaşından sonra ani bir kararla bıraktı. Bir de akşam yemeğini seviyor. Yani günlük 3 öğünden oluşuyor beslenme şekli. Bunların arasında en iştahlı yediği akşam yemeği oluyor. Hatta günlerce bütün gün birşey yemeyip sadece akşam yemeği yediği oluyordu (Hasta olduğu zamanlardan bahsetmiyorum bu arada. Grip, nezle ya da mide bağırsak enfeksiyonu olduğunda yaklaşık 5-6 gün anne sütü dışında hiç birşey girmedi midesine). 9. aydan sonra akşam yemeklerinde yumuşak et, tavuk, balık, sebzeler, pilav, makarna, erişte, çorbalar aklınıza gelebilecek her türlü sofra yemeği verdim. Tabi 1 yaşına kadar tuzsuz. Onun yemeklerini ayırıp sonra kendi yemeğimize tuz kattım.

SABIR İŞİ

BLW gerçekten sabır işiydi. Bazen karşısında oturup defalarca yemeklerle oynayıp oynayıp elleriyle mıncıklayıp ortalığı savaş alanına çevirmesini izliyorsunuz. İşin kötüsü defalarca hiçbir şey yemeden kaldırıp götürüp onu banyoya sokuyor ortalığı temizliyorsunuz. Defalarca. Ama 1. doğum gününde çatalla kendi pastasının tadına baktığında onunla gurur duyuyorsunuz. Ya da 14-15 aylıkken çatalıyla yemekleri büyük bir dikkatle ağzına götürürken ve kendi başına çatal kaşık kullanmanın gururunu bebeğiniz yaşarken siz mutluluktan havalara uçuyorsunuz. Herşeyi bırakıp saatlerce onun yemek yemesini izlemek istiyorsunuz. 15 aylık bebeğiniz kaşıkla çorbasının tanelerini ayırıp yerken motor becerilerinin ve özgüveninin geldiği nokta tüm o zahmetlere değmiş dedirtiyor size. En güzeli de bebeğiniz açsa oturup sizle kendi yemeğini yiyor. Yetişkin bir birey gibi.

Dip not: Bu yazıyı Kaan 16 aylıkken yazıp kaydetmişim fakat paylaşmamışım. Kaan şu an 3 yaşını geçti. Sabah kahvaltılarını ne zaman yapmaya başladı biliyor musunuz? Emzirmeyi bıraktıktan sonra yani 2 yaşında 🙂 Anne sütü zaten çocukları fazlasıyla doyurduğu için ek gıda döneminde az az yemek yiyorlar ve bu çok normal. Emzirmeyi bıraktığımız gece Kaan beni kaldırıp buzdolabına götürdü, gece saat 2 civarında! Dolapta karşısına çıkan kaşar, domates, zeytin artık ne bulduysa bunları istiyorum dedi. Hepsini çıkardım. Buzdolabının önüne oturup ekmek, peynir, domates yedik beraber. Ondan sonra yaklaşık 2 ay boyunca gece uyumadan önce hep 1 dilim ekmek yemek istedi. Akşam yemeği yemiş olmasına rağmen. Emzirdiğim dönemde ekmek neredeyse hiç yemezdi, hiç bir öğünde. Yani kısaca diyorum ki çocuklara kendilerini, vücutlarını dinlemeyi öğretirsek onlar kendi ihtiyacı olan şeye yönelip zaten yiyorlar. Abur cuburdan bahsetmiyorum tabi ki! Nolur çocuklarınızı abur cuburla tanıştırmayın, tanıştırılmalarına izin vermeyin..

Sevgilerimle

BLW VE BİREY OLMA ÜZERİNE ETKİSİ

Ben genelde işin hep daha çok psikoloji boyutuyla ilgileniyorum. Benim için BLW’nin çocuğun psikolojisi üzerine etkisi çok önemliydi. Çünkü bizim toplumumuzda bebekler, çocuklar bir birey gibi değil annenin uzantısı gibi yaşıyordu. Son zamanlarda biraz değişmeye başladı bu durum. Anneler artık daha bilinçli. Yani bizim ülkemizde kişi 18 yaşından sonra birey haline geliyordu. Bir anda ! Gelemiyordu aslında. 18 sene hatta 25-30 sene kararlarını hep onların yerine başkası vermiş, bir anda yetişkin gibi davranması beklenen insanlarla dolu etrafımız. Kendimizi bebeklerimizin yerine koyalım. Aç değilsiniz ama biri sürekli sizi beslemeye, ağzınıza birşeyler tıkıştırmaya çalışıyor. Sinirleriniz bozulmaz mı? BLW’nin aslında temelinde yatan şey bebeği birey olarak kabul etmektir. Bebek nasıl doğduğu andan itibaren annesini ne kadar emeceğini biliyorsa 6.aydan sonra da ek gıdayı ne kadar tadacağına, neyden ne kadar yiyeceğine kendisi karar verebilir. Hasta olduğunda vücudu mikroplarla savaşırken kendini aç bırakma ihtiyacı hissedebilir. Bebeklere biraz dikkatli bakarsanız onlar zaten hayatta kalmak üzerine programlanmış. Bizim yapmamız gereken bebeğimize yiyecekleri sunmak. Yiyip yememek onun kararı olacak ve bu karara saygı göstereceğiz. Normal zamanlarda hiç müdahale etmesem de, hatta biri ettiğinde karşı çıksam da hasta olup günlerce birşey yemediğinde ben de çorbalar yapıp yedirmeye çalıştım. Sonuç mu? Tabi ki de yemedi. Zorla güzellik olmuyor. Diyorum ya, yemek isteyen yiyor. Yemeyen BLW yapmayıp kaşık kaşık yemekler yedirmeye çalışsanız da asla yemez. Ve çocuklarla kesinlikle inatlaşmamak gerekiyor. Şimdi kontrol sizdeyken inatlaşıp onu zorlarsanız ilerde yeme bozuklukları olmasına yol açarsınız. Çünkü biraz büyüyüp kontrolü ele aldığında size tepki olarak herşeyi reddedecektir. Hangi anne baba ister ki bunu? Hele bebekleri hafif yatırıp çorbaları, yemekleri hızlı hızlı yedirdikleri zaman çok üzülüyorum. Hem boğulma riski var hem de biri size sürekli birşeyler yediriyor ve ne zaman biteceği hakkında en ufak bir fikriniz yok. Uzun lafın kısası bebeğinizin iradesini ortaya koymasına, kendi seçimlerini kendi yapmasına izin verin. Ve mama sandalyesinde dik oturtun 😉image10

Sevgiler